NOT: Eğer kongre iptal edilmeseydi, Kani
Aydoğdu bu konuşmayı yapmayı planlıyordu.
Kâni
AYDOĞDU 17-18 Kasım 2007
Genel Başkan
Adayı ANKARA
OLAĞANÜSTÜ BÜYÜK KONGRE KONUŞMASI
Sayın Divan Başkanım,
Divanın saygıdeğer üyeleri,
Değerli Parti Büyüklerim,
Sayın Büyük Kongre Delegelerim,
Fedakârlık timsali çok saygıdeğer İl ve
ilçe başkanlarım,
Partimin her kademedeki saygıdeğer yöneticileri,
Sevgili gençler, saygıdeğer
hanımefendiler,
Sayın Kordiplomasi,
Basınımızın güzide temsilcileri,
Saygıdeğer misafirler,
Ve adı Demokrat, adı Adalet, adı
Büyük Türkiye, adı Doğruyol ve adı adı tekrar Demokrat olan
büyük ve köklü bir misyona sevdalı, aziz, vefalı ve çilekeş dava arkadaşlarım,
Sözlerime başlarken, hepinizi en içten ve en derin
muhabbetlerimle selamlıyorum. Ve demokrasi şehitlerimiz merhum Menderes,Zorlu,
Polatkan ile bu davaya hizmet ederek rahmete kavuşmuş büyüklerimizi
minnet ve şükranla anıyorum.
Aziz dava arkadaşlarım,
Bugün burada, 22 Temmuz seçimi sonuçlarına
bağlı olarak gelişen olaylar karşısında, Genel Başkanımız sayın Ağar’ın
nöbeti ve bayrağı bir başka dava arkadaşımıza devrini öngören kararı sonucu
ortaya çıkan fiili durumu değerlendirmek ve partimize yeni bir genel başkan
seçmek üzere olağanüstü olarak toplanmış bulunuyoruz.
Mutlaka, bugün, bu olağanüstü
büyük kongremiz, sayın Ağar’dan sonra nöbeti ve bayrağı devralma
sorumluluğunu üstlenmek isteyen bir arkadaşımızı genel başkan olarak tayin ve
memur edecektir.
Ve mutlaka, bu kongrenin
iradesi, hem teşkilatımızı, hem misyonumuzu, hem parti tabanımızı,
hem de ülkemizi kucaklayacak bir ismi genel başkanlık koltuğuna
taşıyacaktır.
Hepimizin umudu, muradı ve temennisi, kongrenin
iradesi ve kararı hangi şekilde tecelli ederse etsin, buradan güçlenerek, birlik
ve beraberlik içinde, heyecanları tazelenmiş olarak çıkmamızdır. O nedenle,
huzurunuza genel başkan adayı olarak çıkarken, temel kaygımın bu temenni ve
inançlarla kuşatıldığını bilmenizi istiyorum. ..
Ve aziz dava arkadaşlarım, şu hususu özellikle
vurgulamak istiyorum ki, bu olağanüstü büyük kongrenin galibi, Büyük ve Kalkınan
Türkiye sevdasıyla mayalanmış, Türkiye’nin çağdaşlaşma projelerinin
gerçek müellifi, gerçek adresi Demokrat Parti olacaktır.
Ben huzurlarınıza, geçmişte olduğu gibi, bu alanda
rüştünü kanıtlamış bir arkadaşınız, bir kardeşiniz olarak taşın altına elimi,
hatta boynumu koymak için çıktım.
Her zaman, özellikle de zor ve çileli dönemlerde
davamızın hizmetinde olmaktan bir saniye geri durmamış biri olarak, hayatım
boyunca elde ettiğim tüm birikimlerimi partim ve dava arkadaşlarım uğruna feda
etmeyi göze alarak buradayım.
Bendeniz bir sanayiciyim. Uzun yıllar EBSO
Başkanlığı,TOBB Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundum..
Ama, benim en asli ve en kutsal görevlerim, Doğru Yol Partisi çatısı
altında yapmış olduğum görevler olmuştur her zaman.
Ben bu partinin, İzmir il başkanlığı dahil,
her kademesinde görev almış biriyim. Tabandan geliyorum. Siyaset hayatıma nerede
başladıysam, hâlâ oradayım.
Yani, burada.. Sizin aranızda!.
Değerli arkadaşlar;
Sadece aldığım eğitimle değil, siyaset ve iş
hayatında edindiğim birikimler, meslek odaları ile sivil toplum örgütlerinde
yaşadığım deneyimlerle yoğurduğum ve biçimlendirdiğim yöneticilik karakterime
güveniyorum..
Ve bu güveni sizlerle paylaşmak ve partimin
emrine sunmak istiyorum.
Saygıdeğer Büyük Kongre Delegeleri,
Hiç kuşkunuz olmasın ki, bugün partimizin içinde
bulunduğu koşulları ve yaşanan sorunları, tabandan gelmenin avantajıyla
en doğru şekilde algılayan ve hazırlıklarını buna göre ikmal etmiş biri
olarak huzurlarınızdayım.
Bendeniz, öncelikle siyasetin
demokratikleşmesinden ve parti içi demokrasinin alabildiğince işletilmesinden
yanayım.
Bugün içinde bulunduğumuz sorunun temel kaynağı bu
olsa gerek.
Değerli Arkadaşlar,
Bir davaya hizmet eden herkesi eşit görmeyen,
demokratik haklara saygı göstermeyen zihniyetlerin başarılı olması ve
makes bulması tarihin hiçbir döneminde mümkün olmamıştır.
Ayrıca, “ben merkezci” ve otoriter yönetim
tarzıyla da hiçbir yere varılamadığı da görülmüştür.. Keza, “dar kadrocu”
oligarşik yapılanmalar da asla uzun ömürlü olmamıştır.
İşte, Demokrat Parti’nin, Adalet Partisi’nin
ve bir döneme kadar Doğru Yol Partisi’nin aziz milletimizin gönlüne
oturmasının altındaki sır ve tılsım, demokratik bir teşkilat yapısına sahip
olmaları ve genel başkanlarından düz üyeye kadar, partinin her
kademesinde varlığını hissettiren herkese eşit ve adil davranılması olarak
açıklanabilir, ancak.
Değerli arkadaşlar,
Hepimiz biliyoruz ki, küçük hesaplar uğruna
partimiz teşkilatlarıyla zaman zaman oynanmıştır.. Geçmişte bu davaya büyük
hizmetler veren büyüklerimiz, gizli ama gerçek kahramanlar, hizmet sevdalıları
ya küstürülmüş, ya dışlanmış, ya da yukarıdan gelen talimatlarla
uzaklaştırılmışlardır.
Ve yine hepimiz biliyoruz ki, çoğu zaman, hem de
acımasızca, hizmete vefa, bağlılık ve birlik ve
dayanışma duyguları küçük hesaplar adına feda edilmiştir.
Gelin, bir an için kimin genel başkan
olacağı kaygılarını bir kenara bırakıp aklı selimle ve sakin biçimde düşünelim.
Ve “neden bu durumdayız?” sualinin cevabını
bulmaya çalışalım, hep birlikte..
“Bu koca çınar, bu büyük misyon, bu
büyük dava, neden son iki seçimdir, üstelik de küçülerek başarısız
olmuştur?.” şeklindeki ve her zaman birbirimize sorduğumuz soruyu bir kez de
burada, gözlerimizin içine bakarak soralım.. Ve bu soruları bir kez daha
vicdanlarımızın terazisinde tartalım..
Ben de, siz de, şu anda bu salonda bulunan veya
bulunmayan bütün Demokrat Partililer de, bu soruların cevaplarını
biliyoruz zaten..
Aziz Dava Arkadaşlarım,
Gün, artık yeniden silkinme ve ayağa kalkma
günüdür.. Sevgili doğal liderimiz, büyük devlet adamı sayın Süleyman
Demirel’in, defaetle ifade ettiği gibi “çareler tükenmemiştir”
Bu misyon, uğradığı ağır darbelerin
altından kalkmayı, küllerinden yeniden doğmayı, çok partili demokratik hayatımız
içinde Türkiye için proje ve eser üretmeyi başarmış bir misyondur..
Biliyorum.. Burada bulunan hiç kimse, ama hiç
kimse, çaresizliği, umutsuzluğu ve yılgınlığı kendisine yakıştırmamaktadır..
Şuna emin olunuz ki, kim genel başkan seçilirse
seçilsin, Demokrat Parti yeniden milletin umudu haline
gelecektir.. Yeniden o eski kudretli ve başarılı günlerine dönecektir.
Ayrıca, bugün içinde yaşadığımız genel
siyasi ve ekonomik koşulları düşünürsek, Demokrat Parti’nin
Türkiye’nin geleceğinde ne kadar gerekli olduğu gerçeği zaten ortaya
çıkacaktır. Ve değerli arkadaşlarım, bize düşen görev, bu umudu ve bu
gerekliliği canlı tutmak olmalıdır.
Çünkü, Demokrat Parti’nin Meclis’te
ve hatta iktidarda olmadığı Türkiye’nin durumu ortadadır.
* Bugün
başımızda, hangi siyasal çizgide, ya da yelpazenin neresinde olduğu belli
olmayan;
* Uyguladığı ısmarlama ve ithal ekonomik
politikalarla yoksullaştırmayı derinleştiren ve soygun alanlarını genişleten;
* Çiftçiyi, esnafı, memuru, çalışanı, dar
gelirliyi, orta ölçekli sanayiciyi, ihracatçıyı perişan eden;
* Diplomatik alanda Türkiye’yi
sürekli taviz veren, başı önde bir ülke haline getiren;
* Avrupa Birliği sürecinde inanılmaz
hatalar yaparak, bu ülkenin ve bu milletin geleceğini, hatta bağımsızlığını
ipotek altına sokan;
* Kıbrıs’ı, Kuzey Irak’ı,
Kerkük’ü, Musul’u gözden çıkaran ve adeta feda eden;
* Başta laiklik olmak üzere,
Cumhuriyetimizin kuruluş ilkeleriyle ve Büyük Önder Atatürk
devrimleriyle adeta gizli bir savaş içine giren;
* Devletin kökleşmiş ve derinleşmiş
yapısıyla ve kurumlarıyla oynayarak, kafasının içine gizlediği teokratik
düzenin alt yapısını oluşturmaya çalışan;
* Tarımda Türkiye’yi dışa bağımlı ve
açık bir pazar haline getiren;
* Etnik kimlik tartışmaları yaratarak
bölücü teröre ve bölücü siyasal yapılanmalara fırsat tanıyan, cesaret veren;
* “Türkiyelilik” ve “Demokratik
cumhuriyet” söylemlerine sarılarak zaman zaman terör örgütü ile aynı dili
konuşan;
* Tarihin en büyük iç ve dış borçlanmasını yapan;
* Yoksullaştırdığı halkımızdan rüşvet ve
vaat karşılığında oy toplayarak demokrasinin namusuyla oynayan;
* Şaibeli özelleştirmelerle, Türkiye
Cumhuriyeti’nin 80 yılda biriktirdiği kazanımlarını ve milli
değerlerini peşkeş çeken;
Ve son derece acemi, son derece tartışmalı, son
derece beceriksiz, son derece tehlikeli bir iktidar vardır..
Değerli Arkadaşlar,
Ne yazık ki, bu iktidar döneminde devletimizin
prestiji yıpranmış ve tartışmalı hale gelmiştir. Düşünebiliyor musunuz ki,
sözde Ermeni soykırım yasa tasarısı gündeme geldiğinde, gösterilen
tepkiler karşısında Amerika’da yayımlanan birtakım gazeteler, “Bu
tepkiler önemli değil, Türkler birkaç gün bağırır sonra da unutur” diye
yazıyor.. Keza, terörden canı yanan, durmadan şehit veren, kanlı bir savaşın
içine sürüklenmek istenen Türkiye, kendi Meclisi’inden sınır ötesi
operasyon için karar çıkartıyor ama, yine aynı çevreler, “Türkiye hiçbir şey
yapamaz” diyor.
Başımızda böyle bir iktidar varken, elbette bu
aziz milletin yegane umudu olması gereken parti Demokrat Parti’dir.
Ve biz de bu kutsal ve
vazgeçilemez umudun sorumluluğu içinde, önümüzdeki süreci en verimli bir biçimde
değerlendirerek;
önce yerel genel
seçimlere, ardından da üçbuçuk yıl sonra yapılacak milletvekili
genel seçimlerine, hem kadro, hem proje, hem de yeni politikalar üreterek
hazırlanmalıyız.
Bizler, çok kısa süre içinde,
önce kendi dinamiklerimizi harekete geçirecek tedbirleri alarak, 61
yıllık deneyimlerimizi ve birikimlerimizi, yetkinliğini her alanda kanıtlamış
kadrolarımızı milletimizle kucaklaştırmak zorundayız.
Değerli Arkadaşlar,
Saygıdeğer büyük kongremizin şahsıma teveccüh
göstermesi halinde, Demokrat Partimiz şanlı geçmişine, tabanına, teşkilatlarına
layık bir yapılanma içine girecektir.
Demokrasimizin öncüsü ve amiral gemisi
olarak bilinen Demokrat Parti’de, parti içi demokrasisinin tüm
kuralları, üstelik de kurumlaşarak hayata geçirilecektir.
Bizi yönetimimizde, seçimle işbaşına gelmiş hiçbir
kurul keyfi gerekçelerle görevden alınmayacak, tüzüğün genel başkan veya GİK’e
tanıdığı bu yetki kötüye kullanılmayacaktır.
Sandıktan çıkan herkesin başımızın üstünde yeri
olacaktır.
Elbette, partimizin geleneklerine, ilkelerine,
politikalarına ve genel ahlak kurallarına aykırı davranışlar istisna olarak
kabul edilecektir.
Bizim yönetimimizde oligarşik yapılanmaya
izin verilmeyecek, genel başkan da, GİK üyeleri de,
demokratik olgunluğun gereği olarak eleştirilebilecek ve hiçbir partilimizin
düşünce özgürlüğü ve muhalefet hakkı sınırlandırılmayacaktır.
Şunu kesinlikle ifade ediyorum ki, teşkilatlarımız
Ankara baskısı, ya da korkusu altında ezdirilmeyecektir.
Saygıdeğer arkadaşlar,
Yine bizim yönetimimizde,
genel merkezin sınırlı kontenjan hakkı korunarak önseçim kanalları alabildiğince
açık tutulacak, önseçim sonuçlarına kesinlikle müdahale edilmeyecektir.
Tam tersine, parti içi
demokratik yarış özendirilecek ve böylece teşkilatlarımızın canlılığını
koruması, hatta güçlendirilmesi sağlanmış olacaktır.
Sevgili Demokrat Partililer,
Sorumluluk ve nöbet
tarafımıza tevdi edildiği takdirde, yardımcı kuruluşlar olarak bellenen, aslında
ana kademelerin ayrılmaz birer parçası olarak gördüğümüz gençlik ve kadın
kollarımızın güçlendirilmesi faaliyetleri, kapsamlı bir organizasyon planı
dahilinde hayata geçirilecektir.
Hür demokrasiye yürekten inanmış,
özgürlükçü, çağdaş düşünen, Atatürk ve cumhuriyet
ilkelerine bağlı, milliyetçi gençlerin partimize kazandırılması için özel
politikalar üretilecek, gençlerin siyasi hayata katılımını kolaylaştıracak
bilgi, aksiyon ve sorumluluk yüklenme arzularını güçlendirecek programlar
uygulanacaktır.
Keza, kadınlarımız da, siyasetin ve
partimizin eşit bireyleri olarak görülecek, onları kota içine hapseden
uygulamaları ayıp ve haksızlık sayan bir zihniyetle sorumluluk almalarına imkân
tanıyan yapılanmalar gerçekleştirilecektir.
Ayrıca, her kademedeki danışma kurullarımız
güçlendirilerek, demokratik işlevi olan, katılımcı ve üretken bir yapıya
kavuşturulacaktır.
Ve partimizin her kademesi canlı, günün her
saatinde açık, fikirlerin, politikaların ve projelerin tartışıldığı birer
siyaset merkezi haline getirilecektir.
Dar kadrocu hizipleşmelere ise asla
izin verilmeyecektir. Çünkü, dar kadro çatışmalarının partimize ne kadar zarar
verdiğini ve yıprattığını hepimiz biliyoruz. Bu yüzden yaratılan küskünlüklerin
ve dışlanmaların zararlarını ise hâlâ çekiyoruz.
Ve çünkü, demokrasi kısır çekişmelerin ve
koltuk kavgalarının çatışma alanı değildir.
Sevgili arkadaşlar,
Biz, halkımızı kucaklayacak, reel ve rasyonel bir “Sosyal
Mukavele” projesi ile geliyoruz. Bir buğday başağının, bir
atölye talaşının peşinden koşacak sosyal politikalar üreterek
çıkmak istiyoruz aziz milletimizin huzuruna.
Hedefimiz ve idealimiz, Büyük Türkiye’dir..
Kalkınan mamur ve müreffeh Türkiye’dir.. Herkesin kardeşçe birbirini
kucakladığı, mutluluk ve huzur içinde yaşadığı Türkiye’dir.. Bütün
dünyada saygınlığı giderek artan ve sözü dinlenir, barıştan yana bir Türkiye’dir
hedefimiz.
Hedefimiz, güçlü savunma
sanayii ve ordusuyla caydırıcılığı olan, dosta ve müttefike güven veren
Türkiye’dir.. Uluslar arası ittifaklar içindeki yerini koruyan ama, asla
taviz vermeyen Türkiye’dir hedefimiz.
Aziz dava arkadaşlarım,
Bizler yüreği memleket, millet, vatan sevdasıyla
dolu, milliyetçiliği temel ilke edinmiş, sosyal adalete ve teşebbüs hürriyetine
inanmış, kalkınmacı, eserlere eserler katmayı hedef edinmiş inançlı insanlarız.
Sanıyorum, bizi bu çatı altında bir araya getiren ve birleştiren de bu inançtır.
Sevdamız, Türkiye sevdasıdır. Bu sevda
uğruna düştük yollara.. Ve bu sevda uğruna, en meşakkatli, en çileli yolu, yani
siyaset yolunu seçtik.
Siyaset, millete hizmet için kullanılabilecek en
kutsal yoldur.. Ve en doğru yoldur.
Bu yüzdendir ki, bizim soy ağacımızda ve büyük bir
gururla sakladığımız kimlik kartlarımızda Doğru Yol adı yazılıdır..
Adalet, üstelik sosyal adalet, toplumları
birleştiren, dayanışma ve kardeşlik duygularını pekiştiren en önemli duygu, en
vazgeçilmez kavramdır.
Bu yüzdendir ki, bizim soy ağacımızda ve büyük bir
gurur ve titizlikle sakladığımız kimlik kartlarımızda Adalet adı
yazılıdır.
Demokrasiye inanç ve demokratlık, bizim özümüz,
ruhumuz ve hasletlerimiz olarak temayüz etmiştir.
Bu yüzdendir ki, bizim soy ağacımızda, büyük bir
gururla taşıdığımız kimlik kartlarımızda 61 yıl önce kaydedilen
Demokrat adı yazılıdır.
Değerli arkadaşlar,
Şartlar ve konjonktür bizi nereye taşımış olursa
olsun, bizler taşıdığımız kimliklerimizle her zaman iftihar etmişizdir. Çünkü,
mazimiz tertemizdir. Yüzümüzü kara çıkaracak ve bizi utandıracak hiçbir olayın
içinde olmayan tek parti, Demokrat Parti ve O’nun büyük misyonudur.
Ne mutlu bize ki, Demokrat Partiliyiz..
Ne mutlu bize ki, demokratız..
Ne mutlu bize ki, sosyal adaletçiyiz..
Ne mutlu bize ki, Türkiye sevdalısıyız..
Ne mutlu bize ki, milliyetçi ve mukaddesatçıyız..
Ne mutlu bize ki, Atatürkçüyüz..
Ne mutlu bize ki, bu ülkede yapılmış hangi eser
varsa, onun altında bizim imzamız, emeğimiz, alın terimiz var..
./..
Bu vesile ile bize bu gururu,
bu heyecanı ve bu mutluluğu yaşatan;
Ve bu büyük dava
uğruna bir ömür harcayarak daima aziz milletimizin hizmetinde kalmış
siyaset büyüklerimize, önderlerimize ve liderlerimize;
Menderesler’e,
Bayarlar’a, Demireller’e, Cindoruklar’a, Çillerler’e,
Ağarlar’a ve onların çok değerli hizmet ve dava arkadaşlarına;
En içten şükranlarımı ve
saygılarımı arz ediyor, minnetle yad ediyorum..
Bizler, onların açtığı ve gösterdiği bu kutsal ve
ışıklı yolda; yılmadan, bıkmadan, usanmadan yürümeye devam edeceğiz.. Ve onların
bize bıraktığı emanete layık olabilmek için çalışacağız. Ve onların devrettiği
bayrağı iktidar burcuna dikinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Değerli
arkadaşlar,
Bugün ülkemiz tarihinin en karanlık ve sıkıntılı
süreçlerinden birini yaşıyor. Bugün dahili ve harici düşmanlar işbaşında..
Birliğimize ve beraberliğimize musallat olmuş güçler her gün kan döküyor. Vatan
evlatları, ihanet kurşunlarıyla birer birer toprağa düşüyor.. Kahpe terör,
Mehmetçiklerimizi şehit ediyor..
O Mehmetçikler ki, bu vatanın bölünmez
bütünlüğü ve müdafaası için canlarını veriyorlar..
Bu vesile ile şehitlerimizi rahmet ve minnetle
anıyoruz.
Ama, “askerlik, yan gelip yatma yeri değildir”
diyen bir hükümet ve onun başı, acz içinde, sadece olan biteni seyredip, hem
kendisini, hem de milletimizi oyalamaktan başka bir şey yapmıyor.
İçerde kabadayı kesilip, dışarıda sadece el
oğuşturan bu hükümetten bu aziz milleti kurtaracak yegane siyasi parti olarak
sorumluluklarımız büyüktür.
Seçimlerin üstünden sadece 4 ay geçmesine rağmen
halkımız Demokrat Parti’nin yolunu gözlemeye başlamıştır.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kamuoyu desteği yüzde 20’lerin altına
inmiştir.
CHP’ye karşı inançsızlığını koruyan
halkımızın yegane umudu artık Demokrat Parti’dir.
Bize düşen, bu umudu boşa çıkarmamak olmalıdır.
Hem partimizin, hem de Türkiye’nin
geleceğini inşa etmek adına çileli bir sürecin bizi beklediğini unutmamalıyız.
Bizler, çileli yollardan, yasaklı günlerden,
silahların gölgesinden geçerek milletimizin hizmetinde ve emrinde olmaya
alışkın kadrolarız.
Bizler, Yassıadalar’dan, Hamzakoylar’dan,
Zincirbozanlar’dan geçerek özgürlük ve demokrasi bayrağını yere
düşürmeyen kadrolarız..
Bizler, geleceği inşa etme yetkinliğine,
birikimine ve tecrübelerine güvenen, vizyon üretebilen kadrolarız.
Bizler, Demokrat Parti, Adalet Partisi,
Doğru Yol Partisi geleneğinden geliyoruz
Bizler, millet iradesinin ürünüyüz. Ve bizler,
milletin sinesinden doğmuş, kökü sağlam bir siyasi misyonun mensuplarıyız..
O yüzden sorumluluk yüklenmekten korkmuyoruz.
Hedeflerimiz bellidir.. Sosyal politikalarımız,
ekonomi politikalarımız, uluslar arası politikalarımız bellidir. Kadrolarımız
bellidir. Milli duruşumuz
bellidir..
Değerli arkadaşlar,
Şuna emin olunuz ki, bu olağanüstü büyük kongrenin
iradesi ne şekilde tecelli ederse etsin, Demokrat Parti’nin yarınları
parlak olacaktır.. Yarınların Türkiyesi bizim iktidarlarımızla yeniden
şekillenecektir..
Yıllarını ve hayatının en güzel günlerini bu
davanın başarısı için harcamış bir arkadaşınız, bir kardeşiniz olarak,
sizlerden, partimizi yarınların iktidarlarına hazırlama görevini ve
sorumluluğunu talep ediyorum.
Ayrıca, partimizin genel başkanlığına talip olan
her arkadaşımın değerli ve samimi olduğunu söylemek zorundayım.
Bu yarış, bir hizmet yarışıdır.
Bana oy verecek olanlara teşekkür edeceğim gibi,
vermeyenlere karşı bir gönül kırgınlığı içine girmem, küsmem asla mümkün
değildir..
Bizler bu günler için varız.. Sorumluluk almak,
taşın altına elimizi koymak için varız.. Partimizin vereceği emirleri yerine
getirmek için varız..
Bizler makam ve ikbal peşinde koşmak yerine,
kıratımızı şaha kaldırmak, partimizi iktidara taşımak, milletimizi huzur ve
refaha kavuşturabilmek için varız..
İhlas ile, gönlümüzü ve kucağımızı aziz
milletimize açarak, demokrasinin olmazsa olmaz kurallarına sadık kalarak bu
büyük sorumluluğun altına girmek istiyoruz..
Konuşmamın başında da söylediğim gibi bendeniz
tabandan geliyorum.. Mahalle delegeliğinden geliyorum.. İl başkanlığından
geliyorum..
Milli ve manevi değerlere, geleneklere bağlı
biriyim ve kadere inanıyorum.. Alın yazısına inanıyorum.. İnsanları, halkımı,
milletimi, partimi seviyorum..
Yine konuşmamın başında ifade ettiğim gibi,
partim, davam ve dava arkadaşlarım için her türlü fedakârlığı yapmaya hazırım..
Kapısı asla kapalı olmayan bir genel başkan olmak
istiyorum..
Telefonları 24 saat açık bir genel başkan
olmak istiyorum..
Hiçbir kompleks ve kaygı duymadan gece gündüz
halkın içinde dolaşan bir genel başkan olmak istiyorum..
“Tek adam” olmak yerine, kadrosuyla,
ekibiyle ve teşkilatlarıyla birlikte demokratik kararlar,
politikalar ve projeler üreten bir genel başkan olmak istiyorum..
Basınla, üniversitelerle, sivil toplum
örgütleriyle, yerel yönetimlerle, iş dünyasıyla, hatta diğer siyasi partilerle
iyi ve çağdaş ilişkiler kuran bir genel başkan olmak istiyorum..
“Merkez sağ” tabanı yeniden Demokrat
Parti’de bütünleştirmeyi başaran bir genel başkan olmak istiyorum..
Elbette takdir ve karar sizindir..
Huzurlarınıza gelirken hiç kimseden icazet
almadığımı bilmenizi
istiyorum.
Ben, teşkilatlarımızın
ve delegelerimizin sağduyusuna inanıyorum..
En doğru tercihi yapacağınızdan eminim.. Bu
olağanüstü büyük kongremizin partimiz için tarihi bir fırsat olduğunu bilmenizi
istiyorum..
Emin olunuz ki, bu salon, yeniden şahlanışımızın
tarihi tanığı olarak anılarda iz bırakacaktır..
Önemli olan, birbirimizi incitmeden, bu salondan
birlik ve beraberlik içinde ayrılmamızdır..
Bu olağanüstü kongrenin kazananı, ya da kaybedeni
olmayacaktır.. Çünkü buradan çıktıktan sonra herkes bir genel başkan
sorumluluğuyla üstüne düşeni yapma kararlılığı içinde olacaktır..
Yüce Allah, Büyük Türk Milleti’nin
yardımcısı olsun..
Yüce Allah, yolumuzu açık etsin..
Bizler bir büyük davanın neferleri olarak fikir ve
ideal akrabaları olduğumuzu asla unutmamalıyız..
Değerli arkadaşlar, akrabalar zor günler için
vardır..
O yüzden inanıyorum ki, bu zor günleri kısa sürede
aşacağız.. Yeniden, Büyük Türkiye’yi, Kalkınan Türkiye’yi,
Demokrat Türkiye’yi inşa etme görevi bize nasip olacak, buna yürekten
inanıyorum..
Bu inanç ve duygularla Yüce Heyetinizi en içten
saygılarla selamlıyor, olağanüstü büyük kongremizin partimize ve aziz
milletimize hayırlı olmasını diliyorum..
Allah yardımcımız olsun. Kararınız kutlu ve
uğurlu olsun. Yolumuz açık olsun..
Hoşça kalın, sevgiyle kalın..
Saygılarımla..
Kâni AYDOĞDU
DP Genel Başkan Adayı
|